• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Edebiyat Gazetesi

Kültür Sanat Edebiyat Haber Gazetesi

Selim Tunçbilek
stuncbilek@edebiyatgazetesi.net
"SEN BİR AYSIN"
24/12/2023

İnsanlığın geldiği dehşetengiz noktaya serinkanlı bakmamız gerekiyor.

Bilimin kat ettiği mesafeye sanatın katacağı anlam ve istikameti göz ardı etmeye başladığımız andan itibaren hızla insanlığı felaketlere sürüklediğimizin idrakine varmalıyız. Bilimin keskin buluşlarını insanın en derin manasını oluşturan vicdan ve ruhunun katkısıyla ortaya çıkmış olan sanatla yeniden harmanlayıp üretemediğimiz durumlarda vahşetin yeryüzünde daha çok yayıldığını, keskinleştiğini ve korkunç noktaya geldiğini görmemiz gerekiyor. Medeniyetlere kendi kültürel ikliminin ruhunu üfleyen sanat ve edebiyatı geri plana attığınız vakit, insan vicdan ve ruhundan da koparılmış olur. Etten ve kemikten ibaret yalnızca akılla hareket eden mekanik bir yığına dönüşür. Bunun yaratacağı şey ise elbette vicdan ve ruhun ortaya çıkaracağı değerlerden daha kıymetli olamaz, dolayısıyla insanı daha mutlu edecek bir sonuç asla yaratamaz.

 

Bilimi ve aklı yadsıyalım demiyorum. Onların teknolojik silaha dönüştürülerek insana karşı kullanılmasını engelleyelim diyorum. A. Nobel dinamiti icat ettikten sonra silahlar tüm insanlık için daha öldürücü olmadı mı?

 

İşte uzun yıllardır bilimin önemsenerek, sanatın hiç mühimsenmeden geri plana atılarak aldığımız yol, insanı evrendeki var oluş gayesinden uzaklaştırmış “çıkar” odaklı yaratık haline getirerek, menfaatleri noktasında her türlü eylemi mubah kabul etme yaklaşımına sürüklemiştir. Bilimin zararlı teknolojiye dönüşerek insanın mahvına yol açan ağırlığının sanatın inceliği ile giderilme imkânından söz ediyorum.

 

Tahrif edilmiş kutsal metinlerdeki saçmalıklar gibi sanattan arındırılarak yalnızca bilimin imkânlarıyla donatılarak “tahrif edilen insan” da eşrefi mahlûkat olma vasfını kaybederek sıradanlaşmaya, hatta daha da aşağılara çekilmeye zorlanmaktadır. Sadece teknolojik gelişmelerin sağladığı kazanımlarla güç ve etki yaratan insan kendi ruhunu kirletmeye başlamış demektir. Sanatın karın doyurmadığı tezi ile yaşama baskı kuran düşünce bunun en şiddetli gücünü ortaya kor. Sıraladığımız bu olgular ister istemez doğal kalabilen insana, insan ruhuna, dolayısıyla sanata duyarlı insanları da “çirkin” ve “kötü” olana benzeme riskini içinde barındırıyor. İnsanlığın topyekûn ölümü işte bu noktada kaçınılmaz hal almaktadır.

 

Sanat insanın bireysel olarak algıladığı, yaşadığı, ruhunda hissettiği farklılığı ve güzelliği başka insanlarla paylaşarak onlarında bu huzuru, yaşama coşkusunu, mutluluğu yayma arzusundan doğar. Bu arzu sanat eserinin özgün yapısı içinde insanın gelişim ve derin etkileşimine kapı açar. İnsanın içinde bulunduğu karanlık ortama varlığı ile ışık olan sanat onun dünyasının aydınlanmasına zemin teşkil eder. Bir halk türkümüzün söylediği gibi “sen bir aysın / ben kara gece” sözlerinde olduğu gibi İnsan bir kara gece içindeyken sanat; ona gökte parlayan, geceyi aydınlatan dolunay olur. İnsanın karanlığını aydınlatır. O nedenle sanat, edebiyat, şiir vs. gibi her türlü kıymetten insan uzaklaştıkça karanlık gecelere dönüşmekten kendini alıkoyamaz.

 

Sanattan mahrum bırakıldıkça ve ondan uzaklaştıkça insanın kirli yönlerinin daha çoğalacağı kaçınılmazdır. Suça meyilli kişiliklerin sanata hiç ilgi duymamış olmamaları hatırlamamız gereken bir vakıadır. Gittikçe zifiri karanlığa dönüşecek bir ufuktan insanlığı çıkarabilecek yegâne olgu sanattır. Savaşın, kanın, kinin,  ateşin, bombanın ufkumuzu karattığı dünyadan çıkmanın yolu ancak sanatın yayabileceği ışığa doğru yolculuk yapmamızla mümkün.

 

Bilimin bize sunduğu imkânları sanatın aydınlığında yeniden biçimlendirerek teknolojik gelişimlere insanlığın yararına bir istikamet kazandırmadığımız müddetçe huzurlu bir dünyada mutlu hayatın hiçbirimiz için mümkün olamayacağını anlamak hiçte zor olmasa gerek.




318 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

EDEBİYAT AŞKI - 12/05/2023
Doğan Hızlan bizim mahallede yabancılaşmanın figürü gibi görülür. Ne kadar iğreti ve gerçeklikten uzak.
MARDİN - 19/10/2022
Türkmen beyi olan Artuk Bey’e başkentlik yapmış ilimiz.
NEDEN ŞİKAYET EDİYORUZ? - 20/05/2021
Sektörde kimin neyi, nasıl, niçin yaptığını herkes çok iyi biliyordu.
OZAN ABİ - 30/04/2021
Prof. Dr. Ahmet Tevfik Ozan bu çağda insan olmanın erdemlerini bir ışık gibi çevresine yayıp bu âlemden göçen nadir insanlardan biriydi.
SAHİH YAZAR - 23/03/2021
geçmişi kutsamak geleceği öldürmektir.
ÇOCUKLUK MU YAZARLIK MI? - 01/03/2021
Sözüne ettiğiniz gerçekten bir yazarsa onun tek sığınağı kendi vicdanıdır.
KİŞİSEL ISTIRABIM - 12/02/2021
Benim kişisel ıstırabım bunları düşünmekle geçiyor.
EDEBİYAT GAZETESİNDE YAZMAK - 03/02/2021
Siz okurlarıyla birlikte bir aile olmak için